Torunlarının 18-25 yaş arası gençler arasında olduğu büyükbabalar için, eskiden sık sık arayan, hafta sonlarını birlikte geçirmek isteyen o sevimli çocuğun aniden uzaklaşması derinden üzücü olabilir. Ancak psikologların sıklıkla “beliren yetişkinlik” olarak adlandırdığı bu kritik geçiş döneminde, kimlik arayışı ve bağımsızlık mücadelesi aile üyelerinden geçici bir uzaklaşmayı beraberinde getirebilir. Torunun sizi daha az araması, birçok durumda sağlıklı bir gelişimin parçası olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştığının bir işareti olabilir.
Araştırmalar, gençlerin bu dönemde aile bağlarını tamamen koparmadığını, çoğunlukla yeniden biçimlendirdiğini göstermektedir. Çocuklukta sizinle geçirdiği her pazar günü artık kendi yaşamını inşa ederken daha seyrekleşebilir; ancak bu, bağın değersizleştiği anlamına gelmek zorunda değildir. İlişkinin farklı bir formda sürdüğünü kabullenmek, duygusal sıkıntıyı azaltmanın ilk adımıdır.
Sessiz Beklentilerin Yarattığı Uçurum
Büyükbabalar genellikle eskiden olduğu gibi düzenli görüşmeler beklerken, genç yetişkinler bu beklentiyi zaman zaman bir baskı ya da yük olarak algılayabilir. “Neden aramıyorsun?” sorusu masum görünse de torun tarafında suçluluk ve savunma tepkilerini tetikleyerek kaçınmayı artırabilir. Aile içi iletişim çalışmalarında, suçlayıcı ya da talepkâr dilin kaçınma davranışlarıyla ilişkili olabileceği gösterilmiştir.
Beklentilerinizi açıkça dile getirmeden sessizce hayal kırıklığı yaşamak, ilişkide görünmez bir gerilim yaratabilir. Aile ilişkileri araştırmaları, karşılanmamış ancak ifade edilmeyen beklentilerin duygusal mesafe ve çatışmayı besleyebileceğini göstermektedir. Bu nedenle yapılacak en akıllıca şey, beklentilerinizi gerçekçi bir seviyeye çekmek ve iletişim sıklığını torunun yaşam temposuna göre birlikte müzakere etmeye çalışmaktır.
Kontrol Yerine Mevcudiyet
Torunla iletişimi yeniden kurmaya çalışırken en sık karşılaşılan hatalardan biri, onu kontrol etmeye ya da ilişkiyi çocukluk dönemindeki haline döndürmeye çalışmaktır. Ergenlik ve genç yetişkinlik literatürü, bu yaşlarda özerklik ihtiyacının çok yükseldiğini ve aşırı kontrolcü ya da müdahaleci büyükebeveyn tutumlarının ilişkisel gerginliği artırabildiğini göstermektedir.
“Eskiden hep birlikte yapardık” nostaljisi, genç bir yetişkin için çoğu zaman cazip olmaktan çok boğucu ve çocuklaştırıcı hissedilebilir. Bunun yerine, yeni yaşam tarzına ve ilgi alanlarına uyum sağlayan bir mevcudiyet sunmak genellikle daha etkilidir. Uzun pazar kahvaltıları yerine kısa mesajlaşmalar, saatlik telefonlar yerine torunun ilgi duyduğu konularda özgün sorular, düzenli ziyaret beklentisi yerine spontane ve baskı yaratmayan davetler planlamak önerilir.
Teknolojik Kopukluğun Gizli Maliyeti
Günümüz genç yetişkinlerinin iletişim dili, önceki kuşakların alışık olduğu yöntemlerden belirgin biçimde farklıdır. Dijital yerliler için kısa mesajlar ve çevrim içi platformlar, telefonla aramadan daha doğal bir iletişim kanalı olabilir. Sosyal medyada bir gönderiyi beğenmek ya da kısa bir emojili yanıt vermek, çoğu genç için “seni görüyorum” veya “aklımdasın” anlamına gelebilir.
Araştırmalar, yaşlı yetişkinler dijital iletişim araçlarını kullandığında, torunlar dahil aile üyeleriyle bağlarının çeşitli yönlerden desteklenebildiğini ortaya koymaktadır. Büyükbaba-torun ilişkisinde internet kullanımının hem kuşaklar arası bağlanma hem de karşılıklı öğrenme fırsatları sağladığına dair bulgular vardır. WhatsApp grupları, sosyal medya takibi ya da kısa sesli mesajlar sizin için alışılmadık olsa da torunun dünyasına açılan pencerelerdir. Onun dijital dilini öğrenmeye çalışmak, yalnızca pratik bir uyum değil aynı zamanda sevginizin somut bir göstergesi olarak da algılanabilir.
Yaralar ve Tamir Edilmemiş Geçmiş
Bazen uzaklaşmanın nedeni yalnızca doğal gelişimsel süreçlerden ibaret değildir. Geçmişte yaşanan anlaşmazlıklar, eleştiriler ya da onaylanmama hissi genç yetişkinlik döneminde daha belirgin hâle gelebilir. Aile sistemleri kuramı, geçmiş çatışmaların çözülmeden bırakılması durumunda kuşaklar arası mesafe ve kopmalara zemin hazırlayabileceğini vurgular.
Belki torunun kariyer seçimini onaylamamış, hayat tarzını eleştirmiş ya da farkında olmadan onu bir başkasıyla karşılaştırmış olabilirsiniz. Algılanan eleştirellik ve onaylanmama, özellikle genç yetişkinlerde kaçınma ve duygusal uzaklaşma ile ilişkilendirilmiştir. Bu durumda ilk adım samimi bir sorgulamadır: “Onu incitmiş olabilir miyim?” Bu soruyu kendinize sormak ve gerekirse doğrudan toruna sormak cesaret ister ama ilişkiyi onarmak için önemli bir kapı açabilir.

Dinleme Sanatını Yeniden Keşfetmek
Yaşla birlikte öğüt verme eğiliminin artması ve dinlemeye ayrılan alanın daralması sık görülen bir ilişkisel örüntüdür. Ancak genç yetişkinler çoğu zaman yargılanmadan dinlendiklerinde kendilerini daha güvende hisseder. İletişim araştırmaları, algılanan empatik dinlemenin hem ilişki doyumunu hem de açıklık düzeyini artırdığını ortaya koymuştur.
Torunla konuşurken gerçekten dinliyor musunuz, yoksa yanıt vermeyi mi planlıyorsunuz? Aktif dinleme – göz teması kurma, yargılamadan soru sorma, duyguları yansıtma – kuşaklar arası iletişimi yeniden kurmak için önemli araçlardır. “Benim zamanımda böyle değildi” cümlesi yerine “Anlat bakalım, sen nasıl görüyorsun?” gibi açık uçlu sorular kullanmak, genç yetişkinlerin kendi bakış açılarını paylaşmasını kolaylaştırır.
Yeni Bağ Kurma Yolları
Eski ilişki dinamiği birebir geri gelmeyebilir, ancak yeni ve çoğu zaman daha olgun bir bağ kurulabilir. Araştırmalar, ortak ilgi alanlarının ve paylaşılan aktivitelerin kuşaklar arası ilişkilerde yakınlık ve karşılıklı anlayışı desteklediğini göstermektedir. Torunun tutku duyduğu bir konuyu merakla dinlemek, ona “öğretmen” ya da “uzman” rolü vermek ilişkiye yeni bir boyut kazandırabilir.
Bazı büyükbabalar torunlarıyla podcast dinlemeye başlamış, bazıları onların müzik zevkini anlamaya çalışmış, kimisi ortak belgesel izleme rutinleri geliştirmiş olabilir. Önemli olan, torunun dünyasına gerçekten merakla yaklaşmaktır. Sahici ilginin ilişkisel güven ve yakınlığı beslediği birçok çalışmada vurgulanmaktadır. İletişim araçları esnek tutulmalı ve torunun tercihlerine göre şekillenmelidir.
Beklentisiz Sevgi Pratiği
En derin hayal kırıklıkları çoğu zaman karşılık bekleyen sevgiden doğar. Torundan düzenli aramalar, ziyaretler ya da belirli bir “ilgi standardı” beklediğinizde her yokluk bir yara gibi hissedilebilir. Bağlanma ve yakın ilişki literatürü, koşullu kabul ve sevginin ilişkisel güvensizlikle; daha koşulsuz ve kabul edici tutumların ise güven ve açıklıkla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Beklentisiz sevgi, onu umursamayı bırakmak değil; sevginizi ölçülebilir sonuçlara – kaç kez aradığı, ne sıklıkla geldiği – bağlamamaya çalışmaktır. “Seni seviyorum, ne zaman hazır olursan buradayım” mesajı, baskı ve suçluluk içeren “Neden aramıyorsun?” sorusuna kıyasla genç yetişkinin kendini daha az tehdit altında hissetmesine ve ilişkiye kendi temposunda yaklaşmasına yardımcı olabilir.
Sabır ve Uzun Vadeli Bakış
Torunla ilişki bir maratondur, sprint değil. Beliren yetişkinlik dönemi geçicidir ve boylamsal araştırmalar, birçok kişinin 20’li yaşların sonu ve 30’lu yaşlara yaklaşırken aile ilişkilerine daha fazla önem vermeye başladığını göstermektedir. Şu anki mesafe kalıcı olmak zorunda değildir. Sabrınızı korumak, kapıyı her zaman açık tutmak ve torunun geri dönmesi için güvenli bir liman olmaya devam etmek, uzun vadede ilişkinin yeniden yakınlaşması için zemin hazırlayabilir.
Tutarlı, kabul edici ve öngörülebilir bir büyükebeveyn figürünün, yaşam boyu aile bağlarının önemli bir dayanak noktası olabildiği çok sayıda çalışmada vurgulanmıştır. Profesyonel destek almaktan çekinmeyin; kuşaklar arası ilişkilerde uzmanlaşmış terapistler hem duygularınızı işlemenize hem de sağlıklı iletişim stratejileri geliştirmenize yardımcı olabilir. Önemli olan şu anda değil, uzun vadede torunla kurduğunuz bağın kalitesidir. Bu süreçte kendinize karşı da şefkatli olun ve ilişkinin her iki tarafının da öğrenme ve uyum sağlama gerektirdiğini unutmayın.
İçerik Listesi
