Parkta bir bankta oturuyorsun, elinde kahven, ve oğlunun oynadığını izliyorsun. Birden kaydırakları görünce elleri çılgınca hareket etmeye başlıyor, sanki küçük kelebekler gibi. Ya da en sevdiği çizgi filmi izlerken yine başlıyor: eller sallanıyor, parmaklar titriyor, tekrarlayan hareketler. Etrafına bakınıyorsun ve düşünüyorsun: “Bu normal mi? Diğer çocuklar da böyle yapıyor mu?” Ve sonra, kaçınılmaz olarak, her ebeveynin korktuğu o soru geliyor: “Bir sorun mu var?”
Nefes al. Telefonu bırak ve Google’da aramayı bırak. Çünkü evet, muhtemelen zaten yaptın ve kendini seni endişelendiren forum ve yazılarla dolu bir girdapta buldun. Gerçek şu ki çocuklarda tekrarlayan el hareketleri düşündüğünden çok daha yaygın ve çoğu durumda kesinlikle normal. Ama bazen dikkat edilmesi gereken bir şeye işaret edebilecekleri de doğru. Peki nasıl ayırt edeceksin? Ne zaman endişelenmeli, ne zaman rahatlamalısın?
Çocukların Beyni Çok Fazla Program Yükleyen Bir Bilgisayar Gibi
Temellerden başlayalım. Çocuğun ellerini salladığında delirmiyor ve “garip” değil. Sadece kafasında olan şeyleri yönetmek için vücudunu kullanıyor. Düşün bir: sen bir şey için çok heyecanlı olduğunda nasıl tepki veriyorsun? Belki ayaklarını yere vuruyorsun, tırnaklarını ısırıyorsun, saçınla oynuyorsun. Yetişkinler bu jestlerin “sosyal olarak kabul edilebilir” versiyonlarını geliştirdi, ama çocuklar? Onlar doğrudan hedefe gidiyor.
Gelişim psikolojisi uzmanlarına göre, bu hareketler bir tür duygusal öz düzenleme. Çocuğun beyni aldığı uyaran yükünü dengelemeye çalışıyor. Çok fazla heyecan mı? Eller hareket ediyor. Çok fazla stres mi? Aynı sonuç. Bilgisayarın çok fazla sekme açtığın için ses çıkarmaya başlaması gibi: aşırı yükü yönetmeye çalışıyor.
Gelişimsel bozukluklar konusunda uzman psikiyatristlere göre, tipik gelişim gösteren çocuklarda bu hareketler özellikle güçlü duygu anlarında ortaya çıkıyor: yoğun sevinç, heyecan, aynı zamanda kaygı veya hayal kırıklığı. Çocuk kelimenin tam anlamıyla duygusal enerjiyi fiziksel hareket yoluyla “boşaltıyor”. Ve tahmin et ne oldu? Bu çok sağlıklı ve tamamen doğal bir mekanizma.
Tüm Hareketler Aynı Değil: Ayırt Etmeyi Öğrenelim
Şimdi, tamamen rahatlamaya koşmadan önce, biraz açıklık getirelim. Farklı türde tekrarlayan hareketler var ve hepsinin aynı anlamı yok. Bazıları geçici, belirli anlara bağlı. Diğerleri ise derinlemesine incelemeye değer bir uyarı işareti olabilir.
“Normal” hareketler genellikle çocuk görünür şekilde heyecanlı veya mutlu olduğunda gerçekleşir. Dondurma görüyor mu? Eller sallanıyor. Dede geliyor mu? Kollar çırpınıyor. Bu anlar birkaç saniye sürüyor, çocuğu çağırdığında veya dikkatini dağıttığında kolayca duruyor ve en önemlisi: çocuk seninle göz teması kuruyor, adına yanıt veriyor, sosyal olarak etkileşime giriyor. Bu temelde iyi bir haber aldığında kanepede zıpladığın zamanın çocukça versiyonu.
Ama hareketler daha endişe verici hale geldiğinde ne oluyor? Burada teknik jargonda tekrarlayan el hareketleri veya stereotipik davranışlar denilen farklı bir alana giriyoruz. Ve burada bağlama dikkat etmek gerekiyor.
Hareket Daha Fazlası Haline Geldiğinde: Uyarıcı Davranış Basit Şekilde Açıklandı
Tamam, uyarıcı davranıştan bahsedelim. Hayır, bu TikTok’un yeni bir trendi değil. “Kendi kendini uyaran davranış” anlamına gelen bir kısaltma. Basit bir deyişle: çocuk kendi duyusal sistemini düzenlemek için tekrarlayan hareketler kullanıyor. Ve evet, bu otizm spektrumu ile bağlantılı olabilir, ama otomatik değil.
Gelişimsel bozukluklar konusunda uzmanlaşmış tıbbi kaynaklara göre, otizm spektrumundaki çocuklarda bu hareketler kaygı, yalnızlık veya duyusal aşırı yüklenme durumlarında ortaya çıkma eğilimindedir. Mutlu veya üzgün belirli bir olaya bağlı değiller, sürekli bir arka plan gibi daha tutarlılar. Çocuk boş bir noktaya bakarken ellerini sallayabilir veya hareketi dakikalarca belirgin bir neden olmadan tekrarlayabilir.
Temel fark? Sıklık ve sosyal bağlam. Çocuğun ellerini sallarken aynı anda gözlerine bakıyorsa, seninle gülüyorsa, diğer çocuklarla oynuyorsa ve onu çağırdığında yanıt veriyorsa, muhtemelen normal duygusal düzenleme görüyorsun. Ancak hareketler sürekli ise, çevredeki gerçeklikten “kopuk” görünüyorsa ve çocuğun göz temasından kaçındığını veya sosyal etkileşimde zorlandığını fark ediyorsan, bunu bir pediatrist ile konuşmaya değer.
Görmezden Gelinmemesi Gereken İşaretler (Ama Paniklemeden)
Pratik bir liste yapalım, süpermarketteki kontrol listesi gibi ama çocuğunun sağlığı için. Bunlar bir uzmanla görüşmeyi öneren işaretler:
- Hareketler sürekli ve yaygın: sadece heyecanlı olduğunda değil, sakin anlarda bile gün boyunca neredeyse her zaman
- Göz teması eksik veya yetersiz: adıyla çağırdığında hemen dönmüyor veya gözlerine bakmaktan kaçınıyor
- Sosyal etkileşimde zorluk: tek başına oynamayı tercih ediyor, diğer çocuklara ilgi göstermiyor, oyunları veya duyguları paylaşmıyor
- Hareketler günlük yaşama müdahale ediyor: örneğin, elleri sallamaya devam ettiği için yemek yiyemiyor veya bir aktiviteye odaklanamıyor
- Duyusal aşırı hassasiyet veya duyarsızlık: seslere, ışıklara veya kumaşlara aşırı tepki veriyor veya tam tersine rahatsız edici uyarıları algılamıyor gibi görünüyor
- Becerilerde gerileme: çocuk edindiği becerileri (konuşma, etkileşim) kaybettiyse ve aynı zamanda tekrarlayan hareketler arttıysa
Şimdi, dikkat et: bu işaretlerden birini veya ikisini tanısan bile, otomatik olarak otizm anlamına gelmez. Otizm spektrumu karmaşıktır ve kapsamlı bir profesyonel değerlendirme gerektirir. Uzman hastaneler, tekrarlayan hareketlerin birçok göstergeden sadece biri olduğunu ve iletişimde zorluklar, katı davranış kalıpları ve diğer spesifik özelliklerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini açıklıyor.
Hareketlerin Arkasındaki Bilim: Kelimeler Yetmediğinde Vücut Neden Konuşur
Bir an için çocuğunun beynine girelim. Kelimenin tam anlamıyla. Duyusal entegrasyon teorisi, beynimizin sürekli olarak bilgi dağlarını işlemesi gerektiğini açıklıyor: sesler, görüntüler, dokunma hisleri, kokular. Bir yetişkin için bu süreç otomatik. Küçük bir çocuk için, trafik ışıkları olmayan bir metropolde trafiği yönetmeye çalışmak gibi.
Beyin aşırı yüklendiğinde (çok fazla uyaran) veya yetersiz uyarıldığında (çok az uyaran), yeniden dengelemenin bir yolunu arıyor. Ve işte burada tekrarlayan hareketler devreye giriyor: sinir sisteminin kaosta düzen yaratma girişimi. Bu yüzden bazı çocuklar sallanarak sakinleşiyor, diğerleri ellerini sallayarak, diğerleri nesnelerle oynayarak.
Ve işte güzel kısım: bu mekanizma kusurlu değil. Vücudun uyarlanabilir bir tepkisi. Sorun sadece çocuğun gelişimine veya yaşam kalitesine müdahale edecek kadar yoğun hale geldiğinde ortaya çıkıyor. Aksi takdirde, sadece o belirli beynin dünyayı yönetme şekli.
Uyarıcı Davranış Düşman Değil: Ne Zaman Yardımcı Olur, Ne Zaman Engel Olur
Birçok ebeveynin bilmediği bir şey: otizm spektrumunda, birçok yetişkin ve nöroçeşitlilik savunucusu uyarıcı davranışı pozitif ve bastırılmaması gereken bir şey olarak savunuyor. Neden? Çünkü farklı çalışan bir duyusal sistemi olan biri için, bu hareketler kaygıyı yönetmek, odaklanmak ve rahat hissetmek için gerekli.
Gergin olduğunda birisi sana parmaklarınla vurmanı engellediğinde veya masa altında bacağını sallamanı engellediğinde nasıl hissettiğini düşün. Can sıkıcı, değil mi? Şimdi o duyguyu onla çarp ve otistik bir çocuğun uyarıcı davranış yapması engellendiğinde ne hissettiği bu.
Temel nokta: uyarıcı davranış sadece kendi kendine zarar verici (kafa çarpmak gibi) veya çocuğun günlük aktivitelere katılmasını engelliyorsa sorunlu hale gelir. Aksi takdirde, birçok terapist şimdi bu davranışları kabul etmeyi ve gerektiğinde daha “sosyal olarak kabul edilebilir” alternatifleri öğretmeyi tavsiye ediyor (örneğin, sınıfta el sallamak yerine stres topu sıkmak).
Ebeveyn Olarak Ne Yapmalı: Drama Olmadan Pratik Rehber
Tamam, teorik turunu yaptık. Şimdi somut eylemlerden bahsedelim. Çocuğunun sık sık el salladığını fark ettiysen ne yaparsın?
İlk Adım: Yargılamadan Gözlemle
En az iki hafta boyunca, gazeteci ol. Zihinsel (veya yardımcı oluyorsa kağıda) ne zaman olduğunu not al. Her zaman aynı durumlarda mı? Bir kalıp var mı? Mutlu, endişeli, gürültü olduğunda mı oluyor? Her bölüm ne kadar sürüyor? Onu çağırdığında veya başka bir aktivite önerdiğinde durabilir mi?
Bu gözlemler bunun normal duygusal düzenleme mi yoksa daha fazlası mı olduğunu anlamak için çok değerli. Ve bir doktora danışman gerekirse, bu detaylar paha biçilemez olacak.
İkinci Adım: Baskılama, Bağlan
Çocuğunu ellerini sallarken yakalarsanız, en kötü tepki “Kes şunu!” veya “Öyle yapma!” demek. Birincisi, muhtemelen tam olarak kontrol edemez. İkincisi, yanlış veya kusurlu hissetmesine neden olabilirsin.
Bunun yerine, duygusal olarak bağlanmayı dene: “Vay, kaydırak için çok heyecanlısın görüyorum!” veya “O ses seni rahatsız ediyor, değil mi?”. Bu iki sihirli şey yapıyor: duygularını tanımayı ve adlandırmayı öğretiyor ve onu anladığını ve kabul ettiğini hissettiriyor.
Üçüncü Adım: Pediatristi Ne Zaman Aramalı
Gözlemlerinden sonra daha önce listelediğimiz uyarı işaretlerini fark edersen (özellikle sürekli hareketler, zayıf sosyal etkileşim ve göz teması eksikliği kombinasyonu), bunu pediatrist ile konuşmanın zamanı geldi. “Endişeli anne” gibi görünmekten korkma. Profesyoneller dikkatsiz olandan bin kez dikkatli bir ebeveyn tercih eder.
Pediatrist seni çocuk gelişimi uzmanına, çocuk nöropsikiyatristine veya duyusal entegrasyonda uzmanlaşmış bir ergoterapi uzmanına yönlendirebilir. Teşhis edilecek bir şey varsa, erken teşhis çocuğa yardımcı olmada büyük bir fark yaratır.
Çocuğunun Beden Dilinin Çevirmeni Olmak: Senin Rolün
Sonuçta, gerçekten önemli olan şey çocuğunu “okumayı” öğrenmen. Her çocuk kendine özgü beden diliyle kendi evreni. Sallanan o küçük eller bir hikaye anlatıyor: sevinç, kaygı, duyusal aşırı yük veya sadece dünyayı yönetmeyi öğrenen bir sinir sistemi.
Ebeveyn olarak senin süper gücün tüm cevaplara sahip olmak değil, empatiyle gözlemleyebilmek, (sözsüz bile olsa) dinleyebilmek ve yanıt verebilmek. Bazen çocuğun sadece anlaşılmaya ihtiyaç duyacak. Diğer zamanlarda profesyonel desteğe ihtiyacı olacak. Ve bu normal.
Bir dahaki sefere o küçük ellerin hareket ettiğini gördüğünde, hemen endişelenmek yerine bir an dur. Bağlamı gözlemle. Çocuğunun gözlerine, gülümsemesine, duruşuna bak. Kendine sor: bana bir şey söylemeye mi çalışıyor? Ve cevap ne olursa olsun, zaten doğru yoldasın çünkü doğru soruları soruyorsun. Çocuklar inanılmaz derecede esnek ve uyarlanabilir. Sevgi dolu dikkat, gerektiğinde destek ve koşulsuz kabul karışımıyla çocuğun kendi dünyasında gezinmeyi öğrenecek, elleri hareket etse de dursa da.
İçerik Listesi
