Büyükanne torunun özgüven eksikliğini fark ediyor ama söylediği beş kelime her şeyi değiştiriyor

Genç yetişkinlik dönemi, kimlik keşfi ve duygusal dalgalanmalarla dolu kritik bir evredir. Jeffrey Jensen Arnett’in tanımladığı bu dönem, kabaca 18-25 yaş arasını kapsar ve kariyer, ilişkiler ve yaşam hedefleri konusunda yoğun sorgulamaların yaşandığı bir zaman dilimidir. Ebeveynlerden farklı olarak büyükanne-büyükbaba figürleri daha az yargılayıcı algılanır ve gençler için destekleyici bir rol oynar. Araştırmalar, büyükanne-büyükbaba ile yakın ilişkinin gençlerin öznel iyi oluşu ile pozitif ilişkili olduğunu net biçimde gösteriyor. Özellikle özgüven eksikliği yaşayan bir genç için, hayatın farklı dönemlerini görmüş ve hâlâ ayakta duran birinin varlığı gerçek bir umut ışığı olabilir.

Kaçınılması Gereken Yanlış Yaklaşımlar

İyi niyetle söylenen sözler bazen tam tersi etki yaratabilir. “Sen çok yeteneklisin, neden özgüvenin yok?” gibi doğrudan sorgulayan ifadeler, torunuzun kendini anlaşılmamış ve baskı altında hissetmesine yol açar. Danışmanlık pratiğinde, doğrudan sorgulayıcı ve karşılaştırmacı dilin savunmaya ve içe kapanmaya neden olabildiği uzun süredir biliniyor.

Kendi gençlik hikayelerinizi sürekli “bak ben nasıl başardım” çerçevesinde anlatmak da nesiller arası karşılaştırma ve yetersizlik duygusunu tetikler. Sosyal karşılaştırma literatürü, özellikle yukarı yönlü karşılaştırmaların benlik saygısını zedeleyebileceğini gösteriyor. Psikolog Carol Dweck’in çalışmaları, övgünün içeriğinin gencin zihniyetini şekillendirdiğini ortaya koyuyor. “Sen zekisin” gibi sabit özelliğe odaklı övgü, başarısızlık karşısında kırılgan bir zihniyet yaratırken, “Bu problemi çözmek için çok çaba sarf ettin” gibi süreç ve çabaya odaklı övgü gelişim odaklı zihniyeti destekliyor.

Aktif Dinleme Sanatı

En güçlü destek aracınız çoğu zaman konuşmak değil, dinlemektir. Carl Rogers’ın yaklaşımına göre etkili terapötik ilişkinin temel koşulları arasında empati, koşulsuz kabul ve içtenlik yer alır; aktif ve yansıtıcı dinleme bu yaklaşımın merkezindedir. Torununuz konuşurken telefona bakmamak, sözünü kesmemek, hemen çözüm ve nasihat vermeye atlamamak empatik dinleme ilkeleriyle uyumludur.

Yansıtma yöntemi oldukça etkilidir: “Anladığım kadarıyla şu an işte kendini kanıtlamak konusunda çok baskı hissediyorsun, doğru mu?” gibi cümleler, kişinin duygusunu yansıtarak hem anlamaya çalıştığınızı gösterir hem de duygusunu adlandırmasına yardım eder. Bu yaklaşım, torunuzun duygularının görüldüğünü ve ciddiye alındığını hissetmesini sağlar.

İnce ve Stratejik Destek Yöntemleri

Geçmiş Başarıları Hatırlatma

Özgüven düşüklüğü olan kişilerde başarıları küçümseme ve başarısızlıkları büyütme eğilimi yaygındır. Fotoğraf albümlerine birlikte bakmak, eski anıları canlandırmak, somut örneklerle başarıları hatırlatmak, olumlu otobiyografik anıları canlandırarak benlik algısını güçlendirebilir. “Hatırlıyor musun, lise son sınıfta o projeyi yaparken çok zorlandığını söylüyordun ama sonunda harika bir iş çıkarmıştın” gibi spesifik hatırlatmalar, soyut genel övgülerden훨씬 daha etkilidir.

Küçük Sorumluluklar Vermek

Öz-belirleme kuramına göre insanların psikolojik olarak iyi hissetmesi için temel ihtiyaçlardan biri yetkinlik duygusudur. Torunuzdan küçük ama anlamlı konularda yardım istemeniz, örneğin “Bu akıllı telefondaki uygulamayı anlamadım, bana gösterir misin?” demeniz, onun bilgi ve becerisini tanıdığınızı gösterir ve yetkinlik algısını destekler. Bu tür talepler, hem karşılıklı saygı hissini artırır hem de gencin kendini aile içinde bir işe yarayan, katkı sunan biri olarak görmesine yardımcı olur.

Hata Yapma Özgürlüğü Tanımak

Mükemmeliyetçilik ve kusursuzluk beklentisi, özgüveni kemiren önemli etkenlerdendir ve depresyon, anksiyete gibi sorunlarla ilişkili bulunmuştur. Kendi hayatınızdan yaptığınız hataları ve bunlardan neler öğrendiğinizi paylaşmak, hem mükemmel büyükanne imajını insanileştirir hem de hatanın gelişimin doğal bir parçası olduğu mesajını verir. “Bilir misin, senin yaşındayken bir iş görüşmesinde öyle heyecanlanmıştım ki…” gibi samimi paylaşımlar, utanç yerine ortak insanlık duygusunu pekiştirerek öz-şefkati destekler.

Sınırları Korumak ve Ne Zaman Profesyonel Yardım Önermeli?

Destek olmak ile müdahale etmek arasındaki çizgi incedir. Torunuz mesafe koyuyorsa bunu kişisel algılamamak önemlidir; genç yetişkinlikte bağımsızlık ve özerklik arayışı sağlıklı bir gelişimsel görev olarak kabul edilir. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, bu evrede birey kimliğini koruyarak yakın ilişkiler kurmayı öğrenmeye çalışır ve bu süreçte deneme-yanılma, geri çekilme ve yeniden yakınlaşma döngüleri olağandır.

Eğer özgüven eksikliğinin arkasında majör depresif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu veya sosyal anksiyete bozukluğu gibi klinik durumlar olduğundan şüpheleniyorsanız, uzun süren mutsuzluk, ilgi kaybı, işlevsellikte belirgin düşüş veya yoğun kaygı gibi belirtiler görüyorsanız, bir ruh sağlığı profesyonelinden destek önerisinde bulunmak uygun olur. Bunu yaparken suçlayıcı olmayan ve damgalayıcı dili azaltan bir çerçeve kurmak önemlidir. Ruh sağlığı hizmetlerini zayıflık değil, zorlu dönemlerde profesyonel rehberlik olarak çerçeveleyen ifadelerin tedaviye başvuru niyetini olumlu etkilediği gösterilmiştir.

Pratik İletişim Stratejileri

Düzenli ama baskı yaratmayan bir iletişim ritmi oluşturmak, güvenli ilişki zemini yaratmaya yardımcı olabilir. Bağlanma ve aile ilişkileri literatürü, öngörülebilir ve tutarlı temasın kişilerarası güveni güçlendirdiğini vurgular. Haftada bir çay daveti veya ayda bir yemek geleneği gibi ritüeller, ajandasız ve doğal akan sohbetler için uygun bir çerçeve sunar.

Beden dilinize dikkat etmek de önemlidir. Açık duruş, yumuşak yüz ifadesi ve uygun göz teması, kişilerarası yakınlık ve güvenle ilişkilidir. Zaman zaman fiziksel temas, omuz sıvazlama veya el tutma gibi jestler bazı kişiler için destekleyici olabilir; ancak sınırlar kişiden kişiye değiştiği için torunuzun rahat olup olmadığına özellikle dikkat etmek gerekir.

Büyükanne olarak torununuza en çok ne sunuyorsunuz?
Aktif dinleme ve empati
Geçmiş başarıları hatırlatma
Hata yapma özgürlüğü
Düzenli ama baskısız iletişim
Koşulsuz sevgi ve kabul

Dijital çağın araçlarını kullanmak da bağın sürmesine yardımcı olur. Büyükanne ve büyükbabalara teknoloji sayesinde erişim daha kolay hale geldi. Kısa, düşünülmüş bir mesajın, örneğin gününü merak ettiğinizi gösteren birkaç cümle veya ilgisini çekebileceğini düşündüğünüz bir içerikten bahsetmenin ilişkiyi sürdürme davranışı olarak olumlu algılandığına dair bulgular var. Aşırı uzun, nasihat dolu mesajlar ise bazı gençlerde bunaltı ve geri çekilme yaratabilir; denge önemlidir.

Zamana Güvenmek ve Sabırlı Olmak

Özgüven inşası genellikle kademeli ve uzun soluklu bir süreçtir. Öz-yeterlik kuramı, kişinin kendi kapasitesine dair inancının, tekrarlanan deneyimler ve başarı veya başarısızlıkların yorumlanmasıyla oluştuğunu vurgular. Bu nedenle değişim çoğu zaman küçük adımlar ve tekrar eden, tutarlı destekle güçlenir.

Torunuzun gelişiminde sizin rolünüz, çoğu zaman sorunu çözen kişi olmaktan çok, istikrarlı ve şefkatli bir varlık olmaktır. Sosyal destek literatürü, algılanan duygusal desteğin, yanında birinin olduğunu bilme hissinin fiziksel ve ruhsal sağlıkla güçlü biçimde ilişkili olduğunu gösteriyor.

Siz ona sadece büyükanne değilsiniz; hayatın dalgaları karşısında dimdik durmanın mümkün olduğunu gösteren yaşayan bir örnek, koşulsuz sevginin nasıl bir duygu olduğunu hatırlatan bir sığınak ve köklerinin ne kadar sağlam olduğunu yansıtan bir aynasınız. Varlığınızın sürekliliği ve tavrınızdaki kabul, çoğu zaman söyleyebileceğiniz her cümleden daha derin bir etki bırakır. Bu yolculukta sabırlı olmak ve küçük gelişmeleri fark etmek, hem sizin hem de torunuzun bu süreci daha sağlıklı geçirmesine yardımcı olacaktır.

Yorum yapın