Kızım Bana Sarıldığında Geri Çekiliyordum: Geçmişimde Keşfettiğim Şey Tüylerimi Diken Diken Etti

Çocuğunuzun gözyaşlarına baktığınızda içinizde bir şey kırılıyor mu, yoksa donup kalıyor musunuz? Minik ellerini size uzattığında sıcacık kucaklaşmak mı istiyorsunuz, yoksa bir adım geri çekiliyorsunuz? Eğer bu sorular sizi rahatsız ediyorsa, yalnız olmadığınızını bilmenizi isterim. Duygusal bağ kurmak, bazı anneler için doğuştan gelen bir içgüdü gibi görünse de, birçok anne için öğrenilmesi gereken, üzerinde çalışılması gereken bir beceridir.

Duygusal Bağın Neden Kurulamadığını Anlamak

Çocuğunuzla aranızdaki duygusal mesafeyi fark etmek, aslında iyileşmenin ilk adımıdır. Kendi çocukluk yıllarınıza dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz? Belki siz de duygularınızı ifade ettiğinizde “Ağlama, büyüdün artık” diye susturuldunuz. Belki üzüldüğünüzde yanınızda olan değil, “Boş ver, önemli değil” diyen yetişkinler vardı. Bu deneyimler, beynimizde derin izler bırakır ve farkında olmadan kendi ebeveynlik tarzımızı şekillendirir. John Bowlby’nin bağlanma teorisi, güvensiz bağlanma kalıplarının terapiyle güvenli bağlanmaya dönüştürülebileceğini göstermektedir.

Doğum sonrası depresyon, travmatik doğum deneyimleri veya yaşamınızdaki yoğun stres faktörleri de bu bağı kurmayı zorlaştırabilir. Postpartum depresyon annelerin yüzde 10 ila 15’inde görülür ve ebeveyn-çocuk bağını olumsuz etkiler. Kendinizi sürekli yorgun, bunalmış veya duygusal olarak boş hissediyorsanız, bu fiziksel ve psikolojik bir gerçekliktir, bir karakter kusuru değil.

Çocuğunuzun Duygusal Dünyasına Açılan Pencere

İki yaşındaki bir çocuk markette yere yatıp ağladığında, etrafınızdaki bakışlar altında ne hissediyorsunuz? Utanç mı, öfke mi, çaresizlik mi? Oysa çocuğunuz o anda aslında size bir şey anlatmaya çalışıyor: “Duygularımı henüz kontrol edemiyorum, bana yardım et.” Çocukların davranışları, duyguları ifade etmenin en temel yoludur çünkü henüz sözcük dağarcıkları sınırlıdır. İki üç yaş arası çocukların duygusal regülasyon becerileri prefrontal korteks gelişimiyle sınırlıdır.

Çocuğunuzun davranışını “yaramazlık” olarak etiketlemek yerine, “Bu davranışın altında hangi duygu var?” diye sormak, her şeyi değiştirir. Dört yaşındaki oğlunuz kardeşini ittiğinde belki kıskançlık, sekiz yaşındaki kızınız odasına kapandığında belki hayal kırıklığı yaşıyordur. Davranışın altındaki duyguyu görmek, empatinin başlangıç noktasıdır.

Empati Kasını Güçlendirmek

Empati, tıpkı bir kas gibi çalıştıkça güçlenir. Nöral plastisite sayesinde empati geliştirilebilir bir beceridir. Çoğumuz duygularımızı ifade ederken sadece “mutlu”, “üzgün” veya “kızgın” kelimelerini kullanırız. Oysa duygular çok daha zengin bir yelpazeye sahiptir. Hayal kırıklığı, kaygı, heyecan, gurur, utanç, kıskançlık, merak gibi kelimeler çocuğunuzla konuşurken kullanmaya başlayın: “Arkadaşın oyuncağını almayınca hayal kırıklığına uğradın galiba” veya “Yeni kreşe gitme fikri seni kaygılandırıyor mu?” Duygusal kelime dağarcığının genişletilmesi empatiyi artırır ve çocuğun iç dünyasını anlamanızı kolaylaştırır.

Duygu Yansıtma Pratiği Yapın

Çocuğunuz bir şey anlattığında, hemen çözüm üretme veya yargılama refleksini durdurun. Önce onun duygusunu yansıtın: “Anladım, bu senin çok canını acıttı” veya “Bu durumda gerçekten öfkelendiğini görüyorum.” Bu basit cümle, çocuğun kendini görülmüş ve anlaşılmış hissetmesini sağlar. John Gottman’ın duygusal koçluk yöntemi, duygusal yansıtmanın çocuklarda regülasyonu geliştirdiğini randomize kontrollü çalışmalarda ortaya koymuştur.

Kendi Duygularınızı Tanıyın

Çocuğunuzun duygularına empati göstermeden önce, kendi duygularınızla bağlantı kurmanız gerekir. Günde beş dakika kendinize sorun: “Şu anda ne hissediyorum?” Yorgun musunuz, endişeli misiniz, hayal kırıklığına mı uğradınız? Kendi iç dünyanızla dost olmak, çocuğunuzun dünyasına giden köprüyü inşa eder. Ebeveynlerde duygusal farkındalığın çocuk empati becerisini artırdığı bilimsel çalışmalarda desteklenmiştir.

Mesafeyi Kapatmanın Pratik Yolları

Teori güzel ama gerçek hayatta ne yapmalısınız? İşte her gün uygulayabileceğiniz, kanıtlanmış yöntemler:

  • On dakikalık özel zaman: Her gün sadece sizin ve çocuğunuzun olduğu, telefonsuz, televizyonsuz, tamamen ona odaklandığınız on dakika ayırın. Ne yapmak isterse onu yapın, sadece birlikte olun. Özel oyun zamanının bağlanmayı güçlendirdiği uzun süreli bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.
  • Beden dilini okumayı öğrenin: Çocuğunuz omuzlarını düşürdüğünde, kaşlarını çattığında veya gözlerini kaçırdığında ne hissediyor olabilir? Sözel olmayan ipuçları, duygusal dünyanın haritasıdır. Yüz ifadelerinin evrensel olduğu ve duyguları yansıttığı kanıtlanmıştır.
  • Duyguları onaylamayı, davranışları sınırlamayı ayırın: “Kardeşine kızman normal ama onu itmene izin veremem” demek, hem empatik hem de sınır koyan bir yaklaşımdır.
  • Uyku öncesi sohbetler: Yatmadan önce günün en güzel ve en zor anını sorun. Bu, duygusal açılım için güvenli bir alan yaratır. Rutin sohbetlerin duygusal yakınlığı artırdığı araştırmalarda ortaya konmuştur.

Kendinize Şefkat Göstermenin Önemi

Mükemmel anne olmak zorunda değilsiniz. Hata yaptığınızda, sabırsızlandığınızda veya duygusal olarak kapandığınızda kendinizi affetmeyi öğrenin. Çocuğunuza “Bugün sana bağırdığım için üzgünüm, yorgundum ve öfkemi kontrol edemedim” demek, hem özür dilemeyi öğretir hem de insani olduğunuzu gösterir. Ebeveynlerde öz şefkatin çocuk ilişkilerini iyileştirdiği klinik çalışmalarda görülmektedir.

Profesyonel destek almak, güçsüzlük işareti değil cesaret göstergesidir. Bir terapist veya ebeveynlik koçu, kendi çocukluk yaralarınızı iyileştirmenize ve yeni bağlanma kalıpları oluşturmanıza yardımcı olabilir. Geçmiş deneyimlerinizin bugünkü ebeveynlik tarzınızı nasıl etkilediğini anlamak, değişimin ilk adımıdır.

Çocuğunuzla duygusal bağ kurmakta en çok neyle zorlanıyorsunuz?
Kendi çocukluğumun izleri
Duygularımı tanımakta zorlanmak
Yorgunluk ve tükenmişlik
Empatimi ifade edememek
Sabırsızlık ve öfke kontrolü

Büyükanne ve Büyükbabaların Rolü

Eğer çocuğunuzla bağ kurmakta zorlanıyorsanız, büyükanne ve büyükbabaları bu sürecin dışında tutmak yerine, dahil etmeyi düşünün. Onların duygusal sıcaklığı ve deneyimi, hem sizin için rol model olabilir hem de çocuğunuzun güvenli bağlanma geliştirmesi için ek bir kaynak sağlar. Ancak bu konuda şunu unutmayın: Büyükanne ve büyükbabaların çocuğunuzla kurdukları bağ, sizinle çocuğunuz arasındaki bağın yerini tutmaz; onu tamamlar. Çoklu bağlanma figürlerinin çocuk gelişimini desteklediği bilimsel olarak gözlemlenmiştir.

Değişim Zaman Alır Ama Mümkündür

Beyin nöroplastisitesi sayesinde, her yaşta yeni bağlanma kalıpları geliştirebiliriz. Bugün attığınız her küçük adım—bir kucaklama, göz teması, duygusal bir onay—sinir yollarınızı yeniden şekillendirir ve çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirir. Üç yaşındaki çocuğunuzla şimdi kuramadığınız bağı, beş yaşında veya on yaşında kurabilirsiniz. Geç kalmış sayılmazsınız.

Her sabah yeni bir başlangıçtır. Çocuğunuzun gözlerine bakıp “Seni görüyorum, senin için buradayım” demenin binlerce yolu vardır. Bazen bir gülümseme, bazen sessizce yan yana oturmak, bazen de “Zor bir gün geçirdin, değil mi?” diye sormak yeterlidir. Bu yolculukta mükemmellik değil, samimiyetiniz sizi taşıyacak.

Yorum yapın